Ağır Roman, Böyledir Bizim Sevdamız gibi tiyatro oyunlarında gösterdiği performans ile dikkat çeken Berkay Akın, Ağır Roman ve Böyledir Bizim Sevdamız oyunları ve oyunculuğa dair sorularımıza samimi ve dikkat çekici cevaplar verdi.
Ağır Roman filmi çekildiğinde ve sonrasında çok dikkat çekmişti. Türk sinema tarihinin en çarpıcı filmlerinden biriydi tiyatro oyununu sahnelerken çekinceleriniz oldu mu?
Aslına bakarsanız çok fazla bir çekincemiz olmadı. Çünkü her sanat eseri kendi özelinde farklı bir bakış açısı, farklı bir estetik ve farklı bir hikaye barındırır. "Ağır Roman" her ne kadar sinema uyarlamasıyla popüler olmuş olsa da öncelikle Metin Kaçan'ın yazdığı bir romandır. Sonuçta sinema filmi de bu romandan uyarlanmıştır. Bizim en büyük çekincemiz, daha doğrusu derdimiz, bu hikâyeyi tiyatronun imkânlarıyla, seyirciye en iyi şekilde aktarabilmekti.
Ağır Roman Oyunu Sinema filmi ile mukayese edildi mi geri dönüşler nasıl oldu?
Elbette "Ağır Roman" filmini izleyen birçok seyirci bu kıyaslamayı yapmıştır. Ya da en azından oyuna gelirken filmden belli anlarla karşılaşmak istemiştir. Eminim sadece filmini çok sevdiği için oyuna gelen seyirciler de olmuştur. Ama genelde aldığımız geri dönüşler, seyircinin bir süre sonra bizim yarattığımız dünyayı kabul edip, kendini oyuna ve karakterlere kaptırdığı yönünde oldu. Oyunun rejisi de aslında bir taraftan sinematografik bir anlatımı içeriyordu. Ayrıca oyunun bir kısmı seyircilerin ortasında uzanan bir platformda oynanıyordu. Oyun boyunca bir sinema filmi izliyormuşum hissine kapıldım diyen seyirciler bile vardı.
Ağır roman oyununda Salih karakterine hayat verdiniz Salih karakterine nasıl hazırlandınız, Okan Bayülgen’den etkilendiniz mi?
Salih karakteri aslında yaş olarak benden çok küçük bir karakter. Ama oyun içerisinde yaşadığı dönüşüm, onun yaşından büyük bir olgunluğa erişmeye zorluyor. Zaten sonuçta bununla baş edemediği için intihar ediyor. Oyuncu olarak en fazla üzerine kafa yorduğum şey bu dönüşümü ve onun üzerinde yarattığı psikolojik travmaları en doğal ve inandırıcı şekilde vermekti. Çünkü romanda sayfalarca anlatılan o sürecin, tiyatro metninde bir iki sahne içerisinde yaşanması gerekiyordu. Bu noktada filmden çok roman benim yol göstericim oldu diyebilirim. Hatta filmi ilk defa, oyunu oynayacağımızı öğrendiğim zaman izledim, sonra da tamamen aklımdan çıkardım. Bir de kelebek bıçak kullanmak için ekstra mesai harcadım.
Eskişehir Büyükşehir Şehir Tiyatrosu olarak çok önemli başarılara imza attınız bu başarının temelinde sizce neler var?
Bu başarı da birçok birleşen var. Başta bu tiyatronun oyuncusundan, teknik ekibine, memurundan, gişecisine kadar he kes işini severek ve büyük bir özveriyle yapıyor. Bir de bunun yanında bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan bir seyircimiz ve imkânlar dâhilinde her türlü desteği vermeye çalışan bir belediyemiz ve belediye başkanımız var. En önemli etkenlerden biri de yaşadığımız şehrin Eskişehir olması. İnsanlar mutlu oldukları yerlerde, işlerini daha iyi yaparlar inancındayım.
“Böyledir Bizim Sevdamız” çok kıymetli bir müzikal, Zülfü Livaneli'nin hayatını anlatan bir oyunda yer almak siz de nasıl duyguları neden oldu?
Ben "Böyledir Bizim Sevdamız" oyununa Zülfü Livaneli'nin hayatını anlatan bir oyun olarak bakmıyorum. Zülfü Livaneli'nin şarkılarıyla, Zülfü Livaneli'nin hayatının belli dönemlerinden, belli anekdotlar paylaşarak Türkiye'nin yakın siyasi tarihini anlatan bir oyun olarak görüyorum. Beni en fazla etkileyen şey aslında bu tarih ve onun insanlar üzerindeki etkisi. Maalesef yıllar boyunca dünyanın her yerinde düşünce ve ifade özgürlüğü kısıtlanmış ve kısıtlanmaya devam ediyor. Ama sanat her zaman muhalif olmasını bilmiştir ve muhalif olmaya devam edecektir.
Böyledir Bizim Sevdamız oyununda sürgün edilen sanatçılara Uğur mumcu gibi değerlerimize de yer verildi. Türkiye'de sanat ve sanatçının kıymeti bilinmiyor mu?
Bu sorunun cevabını aslında bir önceki soruda vermiş gibi oldum. Sanata ve sanatçıya değer vermemenin sadece Türkiye'nin sorunu olduğunu düşünmüyorum. Bence bu değer vermemenin ötesinde, sanata karşı duyulan bir korku. Çünkü sanat muhaliftir, dönüştürücüdür, iyileştiricidir, özgürleştiricidir ve bütün bunlar, dünyanın her yerinde, var olan sistemi tehdit eder.
Tiyatro oyuncu olmak sinema ve dizi oyunculuğundan daha mı zor? Sizce farklar neler?
Oyunculuğu tiyatro, sinema ya da dizi oyunculuğu diye sınıflandırmaya karşıyım. Tabii ki her birinin fiziki koşulları, hazırlık süreçleri, seyirciyle buluşma biçimleri farklı olsa da özünde oyuncu açısından yapılan iş aynıdır. Oyunculuğu severek yapan, çalışkan ve zeki bir oyuncu (iyi oyuncu), her projenin şartlarına göre doğru refleksleri gösterip, işini her koşulda iyi icra eder diye düşünüyorum.